♩ ♪ ♫ ♬ Fikrimin İnce Gülü
Herkese coşkulu içi umut dolu kocaman bir Merhaba. Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. Doksan dokuzuncu yıl hepimize gerçek çabayı, fedayı, gerekene vedayı, başarının varlığını hissettirsin.
Başarabileceğimizi yeniden hatırlatsın. Umutsuzluğun gerçek ve tek engel olduğunu, aslolanın çabanın miktarı olduğunu.
Varsayılan halimizde zihnimiz hep olumsuza odaklanmaya meyilli. Hele ki günümüzde milyonlarca uyaran varken, hem de büyük bir çoğunluk negatifken, pozitife dönmek zor. Sahiden zor, ama biz de hatırlamalıyız ki nasıl bir geçmişten geliyoruz. Zor kelimesi sahiden bizi durdurmaya yeter mi?
“Beyin, canlıların hayatta kalmasını sağlayan bir donanım. Zihnimiz, tehlikeleri ve olumsuzlukları çok önceden sezebilir ve belirsizlik durumlarında önlem alabilir.
Milyonlarca yıllık canlılık tarihinde korkan, temkinli olan ve tüm ihtimaller arasında önce olumsuzlukları bulup çıkaran zihinler daha uzun süre hayatta kalıyor, daha çok ürüyor ve bu özelliklerini daha çok fazla sayıdaki yavruya aktarabiliyor. “ (Sinan Canan)
Savaşlar, çarpışmalar, öngörülmesi gereken hamleler vaktinde, ulu önderimizin bunu ne kadar bilgelikler yaptığının hepimiz birer canlı kanıtıyız. Ki, bu topraklarda bu dil ve canlılıkla yaşıyoruz. Ama, o zamanlar biz daha fazlasını yapabilelim başka yollar açalım diye geride kaldı. Birçok fedakarlıkla. Kaybedilmeyenin üstüne, oluşturmak üretmek için.
Herhangi bir hayvan dahi, aniden alışmadığı bir şey görünce ürker ve geri çekilir. Korkutucu olmasa bile, önlem için. Istemeden. Bizim de geri adım atmak istemememiz son derece doğal. Çünkü doğamız olumsuzu algıla, yanlışı duy, problemi sez ve ona göre hamle yap üzerine kurulu. Varsayılan ayarları değiştirmek için çaba göstermediğimiz sürece de, olanı korumak için bu olumsuzluk tespit sistemi halindeki beynimizle ömür geçiririz.
Ne zaman ki, aktif bir çaba göstererek olumluya gözlerimizi çevirmeye karar verirsek, manalı bir çaba ile, zihnimiz de olumlu yeni yollar açabilecek, koruyan değil aynı zamanda kuran ve oluşturan da düşünceler sunacak. Bu bir gecede olacak bir şey değil. Herkesin aynı olacağı bir şey hiç değil. Eldekini kaybetmemek için programlanmış kendimize, bazen cesaret etmeyi adım atabilmeyi yeni şeylere koşabilmeyi de öğretmek var işin ucunda. Uzun süre çalışırsak, sistemi de değiştiririz, tepkilerimizi de, hayata dair aldığımız aksiyonları da.
Isterim ki bir şeyleri layığıyla kutlayalım. İsterim ki, bir bayramın hakkını, o tarihin ötesinde cevaplarla verelim. İsterim ki bunu kendi bayramı olmayan insanların bile artık duymaya alışacağı şekilde hayatlara yol açalım. Hepsi bize bağlı. Hemen her inanış felsefi yaklaşımda iyi söyle iyi olsun, kötüyü çağırma gibi şeyler farklı varyasyonlarda mevcut. Kendimizinkinin keşfi, sadece bize kalmış. Kendi avuçlarımızda.
Daha da büyük ve mutlulukla, coşku ve gururla kutlayabileceğimiz Cumhuriyet Bayramlarımıza…
