Bazen bazı insanların yalnız kaldıklarında daha iyisini yaşayamayacağı için bazı hayatlara katlandıklarını düşünüyorum. Yalnız kalmayı öğrenmeyip başkaları tarafından yalnız bırakıldıkça ölüme yakın ve korku tarafından sarılmış olmak.
Ağaç değiliz ve kökleri koparmadan hareket etmek doğamızda var.
Gerçi kimimiz neyi ne kadar hatırlıyor ki?
Tercih etmeden bir yerde kalıyor olmak ne çirkin bir tat.
Tercih etmeden birilerini kaybediyor olmak.
Bazı gidişleri durduramıyor olmak.
Birileri sizde değil artık.
Ama çiçeklerinin kokusu hala burnunuzda.
Bazı kokular burnunuzda tütmeyi hiç bırakmıyor, hiç yorulmuyorlar da.
Insanın uykuya dalarken zihnine diline rüyasına eşlik edenleri unutması ne acı. Ne güzel. Çok şükür.
Uyumak ne büyük nimet. Unutmak da öyle.
Uyutulmak değil ama.
Bazen bir şeyler dökülüyor ama başka şeyler kırıldığı için onlara gülebilmek mümkün olabiliyor. Biz ne kırıklara battık diyorsun, bu dökülmek de bir şey mi?
Kendi dökülemeyenler çok kırıp döküyor.
Ağlamayı becerememekten ağlatan da çok.
Yalnızken ne kadar iyi kalabiliyorsun?
Sence huzur nasıl olur?