Siyaset ve politika genel bazda pek ilgili olduğum alanlar değildir. Bende dünyaya, ülkeye ve ülkelere bitişsiz bir kavgalar düğümü getiriyor hissi doğuruyor. Bunu yazmak, içimden yaymak isteme sebebim de buna dair yanılabildiğim bir an yakalamam ve beraberinde gelen keyif. İzlediğim bir video, sadece birkaç saniyeyle o kadar müthiş, o kadar pozitif bir yıkıcılık temsili ki benim için… Lütfen yazacaklarımı bu karmaşaların tamamen dışarısından konuştuğumu unutmadan, herhangi bir yere çekmek amacım olmadığını bilerek okuyun. Çünkü o kadar etkileyici ve bir yandan da derin ki, zedelensin istemem.
Angela Merkel, Almanya’nın şansölyesi, yani başbakanı.
Emmanuel Macron Fransa cumhurbaşkanı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, başbakan olarak son kez Fransa’yı ziyaret eden Almanya Şansölyesi Angela Merkel’e Fransa’nın en üst düzey nişanı olan “Legion d’Honneur” onur nişanını verdi.
Bu noktada da bu cümlelerle Angela Merkel’e teşekkür ediyor.
“Je voulais te remercier de m’avoir tant appris, et d’avoir accepté ce jeune président impétueux, qui voulait tout bousculer. Je crois que nous avons emsemble bousculé beacoup de choses. Et nous avons fait durant ces dernieres années beacoup de choses pour l’Europe.
J’ai surtout appris que c’est dans cette capacité à trouver l’equilibre entre nos deux pays, entre des tempéraments et des histoires differentes, que nous pouvons convaincre les autres États. Merci de cette patience et de cette indulgence à mon égard. Mais plus largement, merci infiniment chère Angela pour tout ce que tu as fait pour notre Europe.”
“Bana çok şey öğrettiğin ve her şeyi sarsmak isteyen bu aceleci genç başkanı kabul ettiğin için sana teşekkür etmek istedim. Sanırım birçok şeyi sarstık. Son birkaç yılda Avrupa için çok şey yaptık.
Her şeyden önce, iki ülke arasındaki, farklı mizaçlar ve farklı tarihler arasındaki dengeyi, bu yeteneğimizle diğer devletleri ikna edebileceğimizi öğrendim. Bana karşı bu sabrınız ve hoşgörünüz için teşekkür ederim. Ama daha genel olarak, Avrupa’mız için yaptığınız her şey için çok teşekkür ederim sevgili Angela.”
İlk önce sarılma anını gördüm. Sonrasında teşekkürün bütününü merak edip öğrendim. Cümleleri okuduğumda, birkaç kelime haricinde tamamen his bazlı geldi. Tıpkı o sarılma anını gördüğümde olduğu gibi. Bambaşka iki kültür, iki dil, iki ülke hatta bir dolu noktada sadece farktan değil rekabetten bile bahsedebiliriz. Teşekkürü dahi onun ağzından çıktığı şekliyle değil çeviri ile anlıyor hedef alınan insan. Buna rağmen gözlerinin içine bakarak bu içten sözlerin söylenmesi, bunca farklılığa rağmen bu denli bir yakınlık, destek ve teşekkür kaynağı… Cümlelerin içinde de olduğu gibi bu “denge yeteneği”… Büyülendiğimi söyleyebilirim. Herhangi bir arama motorundan zaten ulaşabilirsiniz, sadece birkaç saniye ayırıp bakmanızı çok isterim. Sorumluluk noktasında asla azımsanamayacak görevleri olan bu insanlar nasıl içe dokunan bir bağ ile sarılıyor. Aynı ülkede yaşamıyorlar, aynı kültürle yaşamıyorlar, birbirlerini anlamak için en yakın yolları simültane çeviri! O da ne kadar mümkün ki diyoruz…
Dil felsefesi ve Analitik Felsefe bazında değinildiği gibi de dillerimiz yeterli değil belki de. Gerek bile yok hatta bazı noktalarda. Bir yere kadar belki de. Kim bilir?
Ben bu sarılma sahnesini gördüğümde çok mutlu oldum. Sımsıcak oldum. İçten ve bu kadar destek, hoşgörü ve gerçekten bir teşekkür dolu teşekkür. Üstelik bir noktada Almanya ve “Merkel” kimliğinden sıyırarak, Sevgili Angela’ya edilen bir teşekkür. Ne kadar değerli.
Sarılmak hep benim için kıymetlidir. Başka bir yeri vardır. Bu versiyonunu görmek ve şahit olabilmek çok hoşuma gitti. Şanslı hissettim. Umarım ileride bu gibi bir manzaraya şaşırmayacak kadar çok alışırız ve sadece keyifli gelir içimize. Daha nicelerine.
Ben de naçizane bu güzel bağı yakalamış ve birbirine böyle içten sarılabilen iki insan Emmanuel Macron ve Angela Merkel’e bu ana, hisse tanık olmamıza şans verdikleri için içimden kocaman teşekkür ederim. :)
