Yukarı bak!

Bükre Kay
3 min readJan 23, 2022

Yeni yine yeniden merhaba! :)
Bugün bir fotoğraf ile tanışmam üzerine karşınızda olacağım. Olacağım diyorum çünkü öncesinde paylaşmak istediğim şeyler var. Çok fazla olmasa da gördüğünüz üzere ara sıra buralarda oluyorum. Artık bunu ara sıra değil de düzenli bir paylaşım desenine oturtmak istiyorum. Henüz çok taze ve yepyeni bir macera benim için, her haftasonu bir yeni parça burada olabilsin istiyorum. Aralarda daha ek gelir mi, her hafta burada olmak nasıl olacak, onu göreceğiz. Şimdilik söylemek istediğim, artık daha çok burda olacağım ve görüşlerinizi benimle paylaşmanızı çok ama çok isterim! :)

Fotoğrafa konalım. Öncelikle fotoğrafın sanatçısına saygı ile beraber hangi cihazdan bu yazıyı okuyorsanız lütfen parlaklığınızı son seviyeye getirin ve bir yarım dakikanızı şuraya bırakın dinlensin gözleriniz.
Fotoğrafçılık. Sanat. Bazen bazı şeylerin tanımla değil gerçekliği tatmakla anlaşılacağını kanıtlar türden.
George Benjamin’e kocaman tebrikler ve kucak dolusu gökkuşakları, güneşler, mis kokulu alkışlar...

İlham veriyor demeyeceğim, ilhamı yayıyor.

vahşi doğa fotoğrafçısı George Benjamin’in kadrajından.

Fotoğrafı ilk gördüğümde izlenimim: siyah ve karanlık bir fotoğraftı. Şimdi size anlatmak istediğim ise tam tersi. Çünkü o ilk andan sonra vahşi hayata dair bakmaya dahi çekindiğimiz ürkütücü gelen “vahşi” bir hayvanın gerçek manada ne kadar duygulu ve karmaşık jestler kombinasyonuyla nasıl vahşilikten tamamen uzak yukarı baktığını görüyoruz. İlk andaki siyahlık gözbebeklerindeki beyazla ne kadar zıt ve ne kadar müthiş bir uyumda örtüşüyor. Aklıma biraz son dönemde adından çok söz ettiren Don’t Look Up filmini; biraz da duyarsızlaşmayı konfor alanından uzaklaşmayı getirdi. Yukarı bakmak Türkiye’de de bir ara ciddi anlamda bir gündeme oturmuştu. Filmdeki asi tavırla beraber bunun ne kadar varolana aykırı düştüğünü düşündüm. Tıpkı gelişmek gibi.
Abraham J. Twerski ıstakozun doktoru olsa kabuğunu kırıp büyümez, doktoruna gider antidepresan alır kabuğuyla tamam olmaya çalışırdı diyor.
Ama başka kabuğa ihtiyacımız varsa, başka yere bakacaksak bu bizim hasta olduğumuzu mu gösterir? Kabukları kırıp başka kabuk üretsek bu bizi kötü mü yapar? Yoksa büyüyor mu oluruz?

Lapa lapa kar yağan bir İstanbul akşamından tek söyleyebildiğim:
Nolur göğe daha çok bakalım.

Koskoca evren, okumayacak mıyız? Başımız dik durmak hastalık mı sayılacak, göğe bakmak?

İstikbal Göklerdedir. Mustafa Kemal Atatürk

Bu hüzünle dolu gözlerin sağa sola değil de yukarıya, tek erişilmez yöne bakması ayrıca ilgimi çekti. Etrafımızda çok yakında olanlara karşı zamanla körleştiğimiz ve gözümüzün ışığının ancak biraz uzak olana ihtiyacı olduğunu düşündüm. Tıpkı alıştığımızda otomatiğe bağlayan yabancı durumda kalınca gerçek çalışma şekline kavuşan beynimiz gibi. Bir şeylerden, bir yerlerden çıkmak. İster fotoğrafın içinde bir nevi kaçış için hüzün, isterse bir şeye duyulan açlık veya özlem olsun, bir ihtiyacın gözlerden okunabildiği gerçeğini değiştirmiyor. Öylesine bakıp geçmeyince nasıl bir güzellikle karşılaşabiliyor insan?

Ne kadar güzel gerçek ve dokunaklı gözler, değil mi?
Müthiş.

Bir siyah karanlık fotoğraf dediğimiz, insanı düşündüren içine alan bir şeyleri hatırlatan, sorgulatan dakikalara çekebiliyor.

Ben bu keşifle mutlu oldum ve bu deneyimi sizinle paylaşmak istedim. Deneyimlerimle keşiflerimle ve içimde tutmayıp paylaşmak istediklerimle burda olmaya çalışacağım. Siz de burda olursanız, buluşuruz. Keşfetmek, görüşmek üzere. :)

Doğa acele etmez, yine de her şey başarılmıştır. Lao Tzu

(George Benjamin şu sözlerle paylaşmış:
Doğa bize insan olmanın ne demek olduğunu hatırlatır. Neye bağlı olduğumuzu bize gösterir. ayrı olduğumuzdan ziyade. Aynı biriz biz.)

Sign up to discover human stories that deepen your understanding of the world.

Free

Distraction-free reading. No ads.

Organize your knowledge with lists and highlights.

Tell your story. Find your audience.

Membership

Read member-only stories

Support writers you read most

Earn money for your writing

Listen to audio narrations

Read offline with the Medium app

Bükre Kay
Bükre Kay

Written by Bükre Kay

I am telling my story while I am learning, trying to learn and read. Öğrenirken görmeye çalışırken okurken hikayemi anlatıyorum.

No responses yet

Write a response